Pervane ve Ateş

Kuşların Konferansı

Attar Nişaburi

Pervaneler toplandılar yürek çarpıtıcı, kalabalık bir gece
Mum ışığı hakkındaki gerçeği öğrenmek için,
Ve karar verdiler aralarından birinin gitmesine
Kıymetli haberler derlemesi için.
Bir tanesi öngördüğü mesafe süresince uçtu
Mumun yandığı bir saray penceresinde
Ve çok yakınına varmadan; geri uçtu
Diğerlerine söylemek için, ne düşündüğünü, bildiğini.

Bilge pervane bu bilgileri reddetti,
Ve dedi ki: "O, alev hakkında hiçbir şey bilmiyor!"

Bir diğer pervane, daha hevesli olan bir öncekinden
İşe koyuldu ve geçti saray kapısının ötesine.
Dolaştı durdu ateşin aurasında,
Ürkek arzuların sarsıcı bulanıklığında,
Sonra geri döndü ne kadar uzaklaştığını
Ve ne kadar derini gördüğünü söylemek için.

Bilge konuştu: "Buna hakkın yok!" dedi,
Mumun nasıl parladığını bilen biri olarak.

Bir başka pervane uçtu, adeta sarhoşça
Döndü ışığın coşkun, çekici yüzüne;
Daldı ve süzülerek yükseldi ve kendinden geçmişçesine
Nefs ve ateş onun raksıyla karıştırıldı
Ateş içine aldı onun kanat çırpışlarını, vücudunu ve başını;
Bütün varlığını ateşin koru sardı;
Ve bilge ani alevi gördüğünde,
Pervanenin sureti kayboldu parlak ışınların içinde,

Dedi ki: "O biliyor, o biliyor aradığımız hakikati,
Konuşamayacağımız örtülü hakikati."

Bütün bilgilerin ötesine geçmek
Zihnin yakalayamayacağı kavrayışa
Ve hiçbir zaman ulaşamayacağın özlenen hedefe ermek için,
Vücudun ve ruhun birlikte yükselişine kadar;
Fakat bir parçan kalmalı, tek bir saç teli olsa bile
Geri çekmek için seni, umutsuzluğa saplandığında.

Hiçbir varlığın benliği burada tutunamaz,
Bütün sınırlı kimliklerin ortadan kalktığı bu yerde.